1799'da Tours'da doğan Honoré de Balzac, romanlarıyla adını duyurmadan önce birçok işe girdi, çıktı; bu uğurda gençlik yıllarının bir kısmını ve parasını harcadı. "Yaşam demek, gözüpeklik demektir" diyerek hemen bütün ömrünce borçlarından kurtulmak için gözüpeklikle çabaladı durdu; yılmadan uğraştı; yazdı, yazdı. Ama ününün büyümesiyle birlikte borcu da yükselmekten geri kalmadı. Büyük bir çabayla çalışması ve ünü, ona istediğini getirmiyor, gündelik maddi ve manevi sıkıntılardan, üzüntülerden bir türlü kurtulamıyordu. Bir ara talih ona güler yüz gösterdi, yıllardır pek istediği şey oldu: Madam Hanska'yla evlendi. Ama ardı arkası kesilmeyen çalışmalar, "tiplerinin kaynaştığı" beynini yoruyor; yüreğini ve sağlam, iri yarı vücudunu yıpratıyordu. "İnsanlık Komedyası"nı gören gözleri, günün birinde ölüm tragedyasıyla kapanıverdi. Ölüm, yaşamla korkusuzca çarpışan Balzac'ı, sonunda 1850'de yenmişti