1940lı yılların New Yorkunda hareketli cemiyet hayatı öğleden sonra barlarda içilen martinilerle başlar, Tiffanyde edilen şampanyalı kavaltılar ile son bulurdu. Bu renkli hayatın ilginç simalarından Holly Golighty, küçük dairesinde erkek arkadaşları için verdiği ev partileri ile dikkat çekiyordu.
Görünüşte eğlenceli ama yüzeysel bir hayat süren bir çocuk - kadın olan Holly Golightlynin yaşamı çözülmeyi bekleyen gizemlerle yüklüydü. Genç bir yazar adayı ise bu gizemleri çözmek için çoktan yola çıkmıştı bile.
Truman Capoteun bir klasik haline gelen bu uzun öyküsü filme çekildiğinde gizemli ve hüzünlü kadın karakteri ile sinemada da yankı uyandırmış, hem okurların hem de izleyicilerin belleğinde iz bırakmıştır.