Şimdiye kadar gördüklerimiz bir şeyler öğretmiştir bize. Bunlardan biri de, Türklerin her toprakta yaşayabilen nebatlara benzemediğidir. Kadim Türk yurtları sayılan yerler, üzerlerindekileri inancıyla-geleneğiyle beraber taşımıştır ileriki asırlara, diğer coğrafyalar horlamış. Hunlardan itibaren Çin’e hakim olanlar Çinlileşti, Tanbaç’lar gibi. Avrupa’ya akanlar, Bulgarlar ve Macarlar kayboldular Hıristiyanlaşıp Slavlaşarak. Bu hususta örnekler çoğaltılabilir. Anadolu’ya gelenler sağlam kaldı milliyeti ve inancıyla birlikte. Birkaç küçük grupları saymaz isek, dünyanın hiçbir bölgesinde, Müslüman olmayan Türk de kalmadı.
Günümüzde Türklük, Müslümanlıkla özdeşleşmiştir. Bu anlayış, sadece milletimizin fertlerini kuşatan bir anlayış değil, aynı zamanda başka dine mensup milletlerce ve onların tarihçeleri tarafından da teyit edilmektedir.
Bu ciltle İslam öncesi Türk tarihini, Müslümanlığın kabul edildiği asra kadar getirmiş oluyoruz.