Yaşadığım kenti terk ederken, Hanna'nın kafasını kurcalayan şeyle benim o dönemde düşünüp kurduklarım arasındaki uçurum, tuhaf bir biçimde içime dokunuyordu. Ona ihanet ettiğim, onu yadsıdığım için uzaklaşmasına neden olduğumdan kuşku duymamıştım, oysa gerçekte tramvay şirketinde utanılası bir duruma düşmekten kaçıyordu. Ne ki, onu benim uzaklaştırmış olmamam, ihanet ettiğim gerçeğini değiştirmiyordu. O halde hala suçluydum. Ve eğer bir caniye ihanet etmek suç sayılamayacağı için suç işlemediysem, bir caniyi sevmiş olduğum için suçluydum.
Sıradışı bir aşkın ardına gizlenmiş dehşet verici bir tarihin öyküsü bu. Daniel Cohn Bendit'in dediği gibi, "büyük edebiyat".
(Arka Kapak)