Bizim ahbap yüzü koyun yerde yatıyordu.
Sırtında pijaması, sağ elinde benim emektar 45 lik tabancam vardı.
Kafatası bir kurşunla patlamış, beyni karyolanın önündeki halının üzerine akmıştı.
Gözlerimi açar açmaz işte bu manzarayı gördüm. Birisi suratımı ıslak bir bezle hoyrat hoyrat oğuşturuyor, aklımı başıma getirmek için yaptığı bu hareket kendimi toplamama büsbütün mani oluyordu.
— Dur be herif! Bırak! diye bağırdım.
Bu şartlar İçinde olup bitenleri hatırlamak kabri değildi. Gözlerimi her aralayışta kocaman 45'liğimden başka bir şey göremez olmuştum.
Yüzümde dolaşan ıslaklık beni neredeyse boğacak, zonklayan beynim, neredeyse, yerde yatan herifin beyni gibi kafatasından dışarıya uğrayacaktı.
Nihayet can havliyle kendimi kurtarmak istedim, suratımı oğuşturan eli hızla ittim. El derekap boğazıma sarıldı. Sağ yumruğumu var kuvvetimle savurdum. Hafif bir inilti duyuldu.
(-Girişten-)