Türklere göre, Kati Hirşet iyi Türkçe konuşan bir yabancı. Bir Alman. Oysa, "Ben İstanbulluyum," diyor o. "Dünyada kendimi ait hissettiğim tek yer İstanbul." Kati'nin Kuledibi'nde poliseye roman sattığı bir "Kitapçı Dükkânı", Cihangir'de bir evi, İstanbul'un çeşitli semtlerine dağılmış arkadaşları ve Peugeot marka eski bir otomobili var. İstanbul'daki bütün cazip erkeklerin ya evli ya da eşcinsel olduğuna inanmakla birlikte, gene de Allah'tan umudu kesmiyor. Doğru erkeği bulana kadar maceraya açık. Kati Hirşet erkeklerle uğraşırken kendini vahşi bir cinayetin ortasında buluyor. "Haremde 1001 Gece" adlı filmi çekmek üzere İstanbul'a gelen Alman yönetmen Kurt Müller, otel odasında ölü bulunuyor...
Kitapçı Dükkânı hem bir polisiye, hem de bir ilk roman: "Katil kim?" sorusuyla okuyucuyu sonuna kadar sürüklemeyi başaran, aynı zamanda Türkiye toplumuna yönelik acımasız eleştiriler yönelten bir roman..