İmkansız Aşk, Türk edebiyatında bir ilk. Hiçbir kitap ve yazarı okurunun sıcak ve sadık gölgesinin yokluğuna bu kadar uzun zaman dayanamadı. İmkansız Aşk ilk yayımlandığında (2003) bir anda 7 baskıya erişerek fenomen haline geldi. Aradan geçen onca yıl bu eserin mazisini bile bir romana çevirdi adeta. Türk edebiyatından bir "İmkansız Aşk" geçti adeta. Neredeyse on yıl sonra bu kitabı yeniden yayınlarken, ardında günümüze kadar günlük yaşamımızın televizyondan müziğe kadar bitçok ortamında yol açtığı, ilham verdiği eserleri veyayınları da hatırlatmakta yarar görüyoruz. Efsane aşk, efsane roman "İmkansız Aşk" işte geri döndü. Artık onun bütün zevklerini tatma, yeniden okuma ve aşkı anlama zamanı...
“Hayır, bu aşk olamaz, sadece aşk olamaz. Aşkın üstünde bir şey olmalı; henüz tanımlanmamış, adı konulmamış bir şey. Sevdiğim birçok insandan günlerce, aylarca uzak kaldığım oldu, bu denli bir özlem büyümemişti içimde. Ondan ayrıldığım günden bu yana midemin ortasında oturan bir kütle her gün beni büyüye büyüye kuşattı. Aklımdan bir an, bir saniye bile çıkmıyor, onu deli gibi merak ediyorum. Ona bir şey olacak korkusu öyle bir yapıştı ki, ne yapsam kurtulamıyorum bu korkudan.”
Öztoprak’ın İmkânsız Aşk kitabı, bu tutkulu hastalığı (ilişki bağımlılığı), başlı başına ve hemen hemen eksiksiz olarak sergilemektedir.
Prof. Dr. Ahmet Çelikkol, Ünlem Sanat Dergisi, Nisan 2004