"Mutsuz çocukluklar, romancılar yaratır," diyen Doris Lessing, roman ve öykülerinde, 20. yüzyılın toplumsal ve politik kaosu içindeki bireylerin yaşam serüvenlerini anlatır.
Nobel ödüllü yazar Doris Lessing'in bu değişik ve çarpıcı romanı bir tür kıyamet öyküsü. Çevre kirliliği, hoyratça kullandığımız doğal kaynakların tükenişi, evsizlerin sayısı artarken sokak çetelerinin kural tanımazlığının kural haline gelişi, dilin yozlaşması ve yoksullaşması, iletişimsizlik, insanların büyük şehirlerden kaçmak zorunda kalışları ve kalabalıkların yerini alan ıssızlık...
Lessing usta ve akıcı anlatımıyla, bütün bu olup bitenlerin görgü tanığı olan, hatta hiç tanımadığı bir çocuk-kadının sorumluluğunu da üstlenen yaşlıca bir kadının ağzından aktarıyor olayları. Yazarın kıvrak dili; insanların çaresiz durumlarda en olmayacak koşullara nasıl ayak uydurduklarını, bu koşullara rağmen yaşanan aşkları ve iktidar kavgalarını, hayata tutunmak için verilen savaşımı, çok etkileyici bir romanda biçimlendiriyor.
(Tanıtım Bülteninden)