Bu çağda yaşadığımız için bu çağın en temel sorunlarını görmezlikten gelemeyiz. Şimdi insanı tanımanın temel etken ve şartlarından biri olan dinin sosyal, siyasal, felsefi, bilimsel ve fikri yollarla yeniden gelmesi ilginçtir. Çünkü din, yeniden, özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra, modern insanın gündemine girmiştir. Nasıl gündemine girmiştir? Bu eski dinlerin ihsasına bir dönüş müdür? Hayır, bu, irticai bir durum, bir geriye dönüş değildir. Bilakis insanın bir gelişim durumudur. Günümüz insanı Ortçağlara, Eski Yunan ve Roma dinine geri dönmek istemiyor. Bilim dışı dinlerin ipini boynuna lgeçirmek niyetinde değildir. Onun dönüşü dinlere değil, “Din”edir. Kendi bilimsel olgunlaşma ve gelişiminde, ilim ötesi bir duyguya ihtiyaç hissediyor; öyle bir duyguya ki, o, bir tür maneviyat, bir tür din olarak adlandırılmaktadır. Bugünün insanı, modern hayatta keybettiği ve şimdi boşluğunu hissettiği bir dini inancı bulmanın telaşı içindedir. İşte biz büyük bir dini kültüre, tarihin en büyük dinlerinden birine ve tarihin en son büyük dinine bağlı kimseler olarak, günümüz aydın ve düşünürlerinin genel gayretini paylaşmalı ve ilim ötesi mantıklı ve makul bir imanı bulmak için arayış içindeki muzdarip ruhuyla uyumlu olmalı ve o büyük ideali bulma yolunda insanlığa yardım etmeliyiz.