Yedi eşkıya, yedi hançer, yedi oluk kan. Aşkın güneşinden ateş yerine kan akmıştır bu defa. Akan kanları ile
bir mektup yazmıştır Mevlânâ’sına: “Hamuşum!
Ey benim yüreğimin içi! Ah aşkın gözyaşlarını akıtan can dost!
Bu mektubumun sana geldi¤inde bilesin ki; Başımı kesip kör kuyuya atsalar. Şah damarımdan oluk
oluk kanı akıtsalar, dokuz yurda tenimi lime lime dağıtsalar, yedi çakal sürüsü vücuduma saldırsalar kırmazdı acılar beni,
yorardı belki teni. Özümsün, özümle ararım Mevlânâ’m seni. Şems’in kurban olsun sana. Ve yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için ölmek ne demekmiş.”