Andrea Delfin, Paul Heyse’nin belli başlı büyük hikayelerinden biridir. Konusunun zenginliği, karakterlerin ısrarla üzerinde duruluşu, mahalli rengin zenginliği, nihayet ince elenip sık dokunmasa bile, bir devrin sosyal olaylarını kavrama bakımından bir roman karakteri taşır. Ama gene de roman değildir.
Andrea Delfin’de her şey bir mihver etrafında döner, asıl vaka ile alakası olmayan bir kelimeye, lüzumsuz teferruatla dolu tek cümleye raslanılmaz. Bütün küçük vakalar belkemiğe bağlıdır. Bu bağ hiçbir zaman inceldiği yerden kopsun denecek hale gelmez. Aradaki mesafe daima kollanılır durur. (Önsözden)